Yeni Çağda Yeni Nesil Gençlik

DR. ÖĞR. ÜYESİ NEBİYE YAŞAR
5 min readDec 31, 2022

--

Photo by Duy Pham on Unsplash

“Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz.”

Ergenlik ve genç erişkinlik zamanını kapsayan hayat dilimi “gençlik dönemi” olarak adlandırılır. Gençlik, bireyin biyolojik yönü hesaba katılarak belirlenen bir kavram olmakla birlikte kültürel ve tarihsel açıdan değişen ve gelişen bir dönem olarak değerlendirilmektedir Gençlik dönemi, insan yaşamının en bereketli, hem ruhsal hem bedensel anlamda zirveye ulaştığı dönemdir. Nasıl ki yaşlılık dönemi sonbaharda dökülen sararmış yapraklara benzetiliyorsa gençlik dönemi de ilkbaharda yeşeren yapraklara ve açan çiçeklere benzetilir.

İnsanın tekrar tekrar yaşamak isteyeceği bir dönemdir gençlik. Üzüntüsüyle, sevinciyle hayattan zevk aldığınız yıllar. Büyümek istemeyeceğimiz bir dönem aslında. Büyüdükçe gelecekten kaygı da artıyor çünkü. Bir taraftan hayatımızı kurmaya dair adımlar atıyor bir taraftan da sadece bu yıllarda kalmak istiyoruz. Hatalarımızdan deneyim kazanıyor, başardıklarımızdan inanılmaz bir haz alıyoruz. Dünyayı değiştirebileceğimize inanıyor ve bunun için adımlar atıyoruz.

Bulunduğumuz çağda da sorunlar devam ediyor. Bunlara yenileri ekleniyor ama diğer yıllara oranla imkanlarımız da artıyor. Özellikle teknoloji açısından gelişmiş bir dönemdeyiz. İstediğimiz çoğu şey elimizin altında. Her soruna çözüm bulabileceğimizi düşünüyoruz. Eğer neler yapabileceğimizin farkındaysak ve aynı şeyleri düşünen bir toplumsak aşamayacağımız hiçbir engel yok. Daha iyisini yapmak bizim elimizde. Geriye kalan tek bir şey var. Düşünmek ve uygulamak…

Bir dünya hayal edin; her geçen zamanda değişen, üzerine yenilikler eklenen yeni bir dünya.. Bu değişen dünyaya ayak uydurmaya çalışan bir gençlik.. Belki birçoğumuzun şaşırdığı hatta çocuklarının böyle bir dönemde harcandığını düşündüğü ya da teknoloji bağımlısı bir genç nesle sahip olduğumuz bir çağ belki de… Aslında bardağın boş kısmı kadar dolu kısmına da bakılması gerekiyor. Evet teknolojinin ilerlemesiyle hemen hemen her gencin telefonu, bilgisayarı veya tableti bulunuyor ancak saniyeler içinde alınan dünya gündemi, herhangi bir konuda bilgi edinme olanağının elimizin altında olduğu bir çağ…Sadece teknolojide gelişme yok. Bununla birlikte ulaşım, eğitim, sanayi, ticaret gibi her dalda ilerleme görüldüğü bir çağ…

Bu çağda genç olmak… Hele ki tarihe adını yazdırmış bir liderin tüm umutlarını, içtenliğini emanet ettiği vatanın gençleri olmak. Teknolojinin ve bilimin, tabiri caizse ortasında doğmuş yeni nesil gençleri için tüm imkanların serilmiş olduğu bir çağda yaşamak ne kadar kıymetli oysa ki. Bilimin bu denli önem kazanmış olması, adım adım ilerlemesinin ve bir nebze de olsa ülkemiz için özellikle var oluşumuz için ne denli mühim olduğunu bilerek bir şeyler yapmanın, katkı sağlamanın hazzı o kadar tarif edilemez ki… Genç olmak kaçıncı yüzyılda olursanız olun çabalamaya, çalışmaya devam etmektir. Gül bahçesindeki bütün güller olabilmek; sonsuzluğu, insanlığı sevebilmektir. İyikilerini de keşkelerini de bu zamanlarda söylemektir. Saatlerce okunan kitaptır gençlik. Bitmesine az kaldığında biteceğini bile bile okumak bittiğinde vazgeçmemek baştan okumak istemektir. Bazı şeyleri değiştirebileceğine inanmaktır.

Yazmak, saatlerce yazmaktır bir annenin ninnisini bir çocuğun duasını bir öğretmenin umutlarını yazmak gibidir gençlik. Her şey onda vücut bulur. Rengi gridir. Ne kötü ne de iyidir. Çocukken olan beyazlığına hayalleri ve gerçekleştirebildikleri renk verecektir. Annesinin ninnileri en umutsuz olduğu zaman yazıldığı yerden çıkacak kulağına çalınacaktır. Saf kalbiyle dua eden çocuğun dualarına şahit olduğunda onu gerçekleştirebilmek için öğretmeninin umutlarına sarılacaktır. Çünkü genç olmak herkese gönül kucağını açmaktır. Görevlerini bilmek ve yerine getirmektir. İnsanlığın umudu olmaktır. Aldığı nefesin ailesinin umudu olduğunu verdiği nefesin ise vaatleri olduğunu bilmektir. Kendisinin aslında gelecek olduğunu ve onun davranışları ile hazırlanan bir zaman diliminden mevcut bulunduğunu anlamak, bunu bilerek hareket etmektir.

Satırları sonsuzluğa uzanan şiirler yazabilmek dünyanın bir köşesinden diğerine uzanabilmektir genç olmak. Zaten gençlik şiirin kendisi olmak demektir. Her sabah uyandığında gözlerinde farklı farklı satırlar yazar birçok insanın. Yüreğiyle baktığı zaman okuyabilir, duyabilir diğer varlıkları. Ve her geçen gün yeni kelimeler, cümleler hatta şarkılardan bir parça eklenir. Bu yaşamın ezgisidir aslında kimi gözler hasreti kimi gözler mutluluğu anlatır sizlere. Fakat çok başka şeyler anlatır baharını yaşayanların gözleri. Baharını yaşayanlar demişken. Genç olanlara baharını yaşayanlar diyebiliriz. Kimi sonbaharı kimi ilkbaharı yaşar. Ancak unutulmamalı ki bu da bir yere kadar sürecektir sırayladır bu baharlar.

İşte kısaca baharını yaşayanların gözleri çok şey anlatır bakmayı bilenlere umudu, çileyi, hırsı, iyimserliği, her biri birer pırıltı halinde bulunur. Yaşam rüzgarı hangisine dokunmaz, diğerlerini söndürürse o kalır geleceğe. Her şeye rağmen genç olmak güzeldir kişi keşkelerini, üzüntülerini toplar ve bir demet yapar hediye eder geçmişine. Çünkü ufuklar da gördüğü bir çift mavi göz anlatır ona “Ey Türk gençliği muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur. Genç, geleceğin güvencesi; yarına yön veren bireydir. Bir toplum geleceğine güvenir onu iyi bir şekilde eğitirse o toplum gelişir, kalkınır yarına güvenle bakar. Geleceğin mimarı olan biz gençler toplum içinde bize düşen görev ve sorumlulukları eksiksiz yerine getirmeliyiz. Bizi yetiştiren büyüklerimiz de içinde bulunduğumuz çağın gereklerini bilmeli bizlere gerektiği şekilde imkânlar ve fırsatlar sunmalıdır. Benjamin Disraeli’nin dediği gibi “Bir ülkenin gençleri refahın güvencesidir.” Refah içinde geleceğe güvenle bakılmak isteniyorsa ayakları yere basan, sağlam karakterli, çok yönlü gençler yetiştirmeye özen gösterilmelidir.

Yaşadığımız yüzyıl teknolojinin her alanda kullanıldığı bir dönemdir. Gençlerden de bu teknolojiden her türlü yararlanması beklenmektedir. Biz Türk gençleri bilimi en iyi şekilde kullanarak ülkemizi geliştirmek, kalkındırmak gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarmak için var gücümüzle mücadele etmeliyiz. Her ne kadar geleceğin ne getirdiğini bilmesek de biz gençler üzerimize düşen sorumluluk ve görevleri yerine getirdiğimizde yarının daha güzel olacağına nanıyoruz. Gözlemime göre toplum içinde yeni buluşların temelinde genç beyinler yatmaktadır. 21.yüzyıldaki gençlerin bakış açısı, becerileri, yaşam tarzları tabii ki farklı olacak. Bu yüzyılı farklı kılacak olan yaşamı şekillendirecek olan gençlerdir. Geleceğe kaygı ile bakmak ne, nasıl olacak demek yerine ‘’Yarın benim ve ben yarınım.’’ diyen bir gençlik..

Gençlik bir milletin kurtarıcısıdır. Ne kadar sağlam karakterli bir gençliğe sahipsek o derece ileriye güvenli bakabiliriz. Mesela bu konu hakkında birçok yazar gençlik konulu kitaplar yazmıştır. Örneğin Tevfik Fikret ‘’Haluk’un Defteri” adlı kitabında Haluk karakteri üzerinde hayalindeki gençliğin nasıl olmasını istediğini yazmıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk gençliğe ayrı bir değer vermiştir. Gençliğe Hitabe’sinde ülkenin geleceğinin gençler olduğunu, devletin en zor zamanlarında gençliğe güvendiğini söylemesi Atatürk’ün gençliğe ne kadar önem verdiğinin delilidir.

Sözün özü, gençlik bizim hazinemizdir, onu koruyalım ve sağlıklı bir şekilde onu ilerletelim çünkü gençliğe yapılan her yatırım aslında geleceğe yapılmıştır. Bu yüzden gençliği anlayalım ve onlara güvenelim. Gençlik 21.Yüzyılda ilerliyor, hep ilerleyecek.

Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk Istiklalini, Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Atatürk’ün ‘’Bütün ümidim gençliktedir.’’ sözündeki genç olmak asıl geleceğe umutla bakmamızı ve her daim ileriye adım atmamızı vesile olan etkenlerden biri. Daha nice ümitler yeşertmek ve daha iyi bir dünya ümit edebilmek dileği ile…

--

--